25 Mayıs 2011 Çarşamba

Sen çok yaşa Futbol!

Radyodaki tüm (en önemlileri) spor kanallarını bir bir kaydettim ve iş gelişi-dönüşü dinleyip duruyorum.

Pek anlamama rağmen hem djlerin, hem de radyoya bağlananların diyalogları beni kendilerine bağladı diyebilirim.

En sık karşılaştığım cümle kalıpları şunlar:

Bunu defalarca anlattık bu mikrofonlardan... (ama dinlemediler di mi, sanırım sayın başkan sizin radyoyu pek açmıyor)

Bak sevgili kardeşim önce bir beni dinle... (tarafsızlığımı kaybettim hükümsüzdür, biraz sonra yiyeceğin laflardan sorumlu değilim ey dinleyici)

Sevgili .....'ya buradan kendine dikkat etmesini söylüyoruz... (her gün söylüyoruz ama bu hoppa futbolcu takımı bizi dinlemiyor, olsun yine de tekrar edeyim)

Çok değerli bir spor adamı, hakikatten... (değersizine rastlayan var mı acaba? arada acımadan laf sokuyorsun ama yine de değerli)

Çok özür diliyorum, kusuruma bakmayın ama (eyvah kibar ama lafı gediğine koymaya çalışan dinleyici, kaç oradan kaç kaç)

Bütün gazetelerde yazdı abi...(nerede yazdı desen cevap yok elbette, okey oynarken yan masadan dinledim de diyemiyor suçu gazetelere atıyor)

gibi gibi....

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Sosyal Medya OK, ya sosyal hayat?

Yükselen iletişim mecramız Sosyal Medya'da etkinliğimiz arttıkça artıyor. Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlardaki hızımıza ve aktivitemize şapka çıkartmamak elde değil... Elbette bu mecranın eğlencesinin yanında, güzel de bir iş sektörü haline gelmesi insanları Sosyal Medya'ya çeken unsurların başında geliyor.

Sözü uzatmadan sosyal mecrayı zenginleştirmeye çalışan sevgili arkadaşlarımın sosyal hayatlarındaki monotonluğuna(?) getirmek istiyorum. İstisnalar kaideyi bozar mı, Sosyal Medya bizi doyurur mu bilinmez, ama bu mecra üreticileri sosyal hayattan beslendiklerini unutmamalılar. Hayattan beslenen ve bu doğrultuda fikirler üretenlerin tadından yenmeyeceğini belirtir ve bu küçük hatırlatmadan sonra selam eder, doğruca Twitter'a girerim...

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Uçuşa hazır bir Fehmi, elbette su kabağından daha makbuldür...

Estim, gürledim, kendime estim ve kendime gürledim... Bu sırada Facebook'tan gidenler, Twitter'dan unfollow edilenler ve uçan kocaman bir blog...

Her neyse yakıt dolu, uçuyoruz sevgili yolcular.