23 Haziran 2011 Perşembe

Şuna benzer şeyler oldu

- Çok içmeye (şişelerce değil) başlayınca 20'li yaşlarımın başındaymışım gibi sevinip ve zıplarken 30'lu yaşlarımın başında olduğumu fark ettim, silkindim... Kendime gelmek üzereyim.

- Takıntılarıma yeni takıntılar katıp, kıskançlık seviyemi yükselttim. Ben tekim dedim, dinlemediler, videosu var deyip salladılar.

- Her hafta spora başladığımın farkına vardım... Fakat hala spor salonunun kapısından içeri girmemiş olmam beni üzüntüye boğdu. Ağladım, geçti...

- İnternette surf ortalamam düşünce içerledim. İnterneti sevdim; ne kadar site varsa gezdim... Gözler faltaşı...

- Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak cümlesini birkaç kez konu içinde kullandım. ' Amerika'da bize değer verirlerdi be Babacola ' deyip yakındım durdum. Hiç acımadım, ona buna bok attım.

7 Haziran 2011 Salı

Burası Taksim...

Daha önce fark ettiğim şeyi tekrar fark etmenin haklı gururunu yaşıyor ve buradan Fatih Terim'e teşekkürü bir borç biliyorum. ' Taksim enteresan yer Babacola ' demek isterdim. En azından Babacola'yı eklemek yerine bunu der ve konunun esasına girebilirdim. Taksim bende nasıl bir etki yarattıysa yazıya bile giremiyorum...

Bilineni tekrar fark ettiğim olay, AKM önünde gerçekleşti. Normalde kendi semtinde (bence) o taşkın (!) davranışı gerçekleştirmeyecek hanım kızımız, elindeki cep telefonuna büyük bir -of ya- çekti ve ani bir hareketle olduğu yerde zıpladı. Aman ne var bunda diyebilirsiniz, fakat hanginiz semtinizde bunu yapma cesaretini kendinizde buldunuz. Hamdi Abi bakıyor, Necla Teyze beni izliyor diye içinizden ofunuzu çekip yolunuza gitmediniz mi? -Gittin işte, şimdi bu artistlik neden?- İçince, gezince, yürüyünce bir ayrı coşuyoruz, konuşuyoruz, sağa sola sataşıyoruz(!). Taksim'in insana verdiği hava bu. Rahat ol, ne istersen yap, burası herkesin ve senin alanın diyor. Ön yargısız ve sizi küçümsemeyen onlarca gözden uzak gezmek...Burası Taksim, di mi efendim? Tabi tabi...